EYLEMCİLER İÇİN EL KİTABI

Yazan: Unknown Tarih: 29 Mayıs 2013 Çarşamba 0 yorum

Taksim Gezi Parkı'nda yaklaşık 50 saattir inanılmaz bir direniş var.Yani şu anlarda milyonlarca insan Muhteşem Yüzyıl izleyip, Hürrem'in entrikaları karşısında hayrete düşerken, asıl entrika Gezi Parkı'nda dönüyor.Bir avuç cesur adam, kendi bedenini siper ederek; doğayı, yeşili, geleceği , tarihi korumaya çalışıyor.Az önce başbaş yine televizyonda sıkıyordu. Yok efendim onlar tarihe iade-i itibar yapıyorlarmış da, yok efendim oraya avm şartmış da falan filan... RTE'nin de dediği gibi karar verilmiş. Meşrutiyete karşı gelenlerin ayaklandığı Topçu Kışlası'nın yerinde avm yükseltmek için onlarca ağaç , tek yeşil alanımız yok edilecek.
Neyse dedik ya, neredeyse 50 saattir direniş devam ediyor. Bugün polis ortada görünmedi. Ama bu da planın bir parçası.Çünkü başbaş bugün başka bir doğa katliamına imza attı ve 3. köprünün temel atış törenini yaptı. Eğer Gezi Parkı'nda bir müdahale olsaydı, başbaşın doğa katliamına sebep olan açılış töreni haber bültenlerinde 2. plana düşecekti.İşte bu nedenle bugün polis, kenarda oturup copunu bileylemekle geçirdi gününü. Tahminimce en büyük çarpışma yarın yaşanacak. İşte bu nedenle eylemciler için bir liste hazırladım. Bence dikkate almanızda fayda var. Çünkü karşınızda bir gaz bağımlısı var.


EYLEME GİDENLER DİKKAT!!!

1- Bir defa limondan vazgeçin. Limon eskiden hayat kurtarırdı ama yeni nesil biber gazlarında limon bir işe yaramaz. Çünkü her ne kadar İdris Naim bunlar doğal dese de, yeni nesil biber gazlarının içinde PULLA denilen bir bitki var. Şili'de idam mahkumlarının zehirli iğne karışımlarına da konulan yakıcı bir madde. Etkisini bir tek elma sirkesi ve bebe şampuanı gideriyor. Eğer gazı yediyseniz hemen gözlerinizi bebe şampuanı ya da elma sirkesi ile yıkayın.
2- Eylem sırasında ince ince ama kat kat giyinmeye özen gösterin. Her müdahaleden sonra bir katı çıkarırsınız. Özellikle kollarınız ve bacaklarınız kapalı olmalı. Çünkü biber gazı vücuda yapışır ve sürekli kendini yenileyerek, deriyi yakmaya devam eder.
3- Büyükçe bir beze elma sirkesi dökün ve sirkeli bezi naylon bir poşette saklayın..Müdahale anında bezi ağzınıza kapatın.
4- Makyaj yapmayın, nemlendirici ya da güneş kremi sürmeyin. Bu maddeler biber gazının deriye daha çabuk yapışmasını sağlar.
5- Babet, terlik ya da kösele ayakkabı giymeyin. Rahat bir spor ayakkabı, özellikle de converse gibi boyunlu olanlar hem hızlı koşmanızı sağlar hem de sağa sola yayılan cam kırığı, taş gibi maddelerden ayağınızı korur.
6- Mutlaka yanınızda yedek kıyafet bulundurun.Çünkü F tipi polisin işi belli olmaz her an tazyikli suyu ensenize yiyebilirsiniz.

Son olarak...MÜCADELEDEN ASLA VAZGEÇMEYİN...SİZİN OLANLARI BAŞKALARINA PEŞKEŞ ÇEKMELERİNE İZİN VERMEYİN...SONUÇ NE OLURSA OLSUN BAĞIRIN...BELKİ BİR DUYAN OLUR...

DEVAMINI OKU...

BALAT VE ADALET... NİHAYET...

Yazan: Unknown Tarih: 25 Mayıs 2013 Cumartesi 0 yorum
Renkli evler, renkli insanlar, 24 saat hiç bitmeyen hayat, komşuluk, işkembe çorbası ve tabi ki çalgı çengi... Balat deyince ilk aklıma gelenler bunlar. Aslında Balat, Türkiye'nin" Nuh'un Gemisi"dir bana göre. Renk, dil, din, ırk fark etmez. Arnavut kaldırımlı sokaklar herkese kucak açar. Sinagog, kilise ve cami yan yanadır. Cemaatleri farklı da olsa bayramlar birlikte kutlanır. Ayrıca kaldırdığın her taşın altından tarihi bir kalıntı çıkar. Başbakanın "çanak çömlek yahu bunlar..Bize teknoloji lazım,ilerleme lazım.Çanak çömlek yüzünden metro yapamıyoruz" dediği kalıntılar göstermiştir ki, iktidarın 10 yıldır bitiremediği metronun ilk örneği (tabi çok daha ilkel şartlarda) yüzyıllar önce ilk Ayvansaray - Balat arasında yapılmıştır.



Böylesi bir yer neden fakir fukaraya kalsın dendi ve yaklaşık 3 yıl önce Fatih Belediyesi, "tamam arkadaş Balat'ı yıkıyorum, buraya otel, rezidans yapacağım, zenginlere peşkeş çekeceğim" dedi. UNESCO'nun kültür mirası seçtiği, İstanbul'un çoktan unuttuğu mahalle kültürünün yaşatıldığı bir bölge dümdüz edilecek, yüzyıllardır yaşadıkları yerlerden insanlar sürülecekti. Üstelik yıkılmak istenen Beşevler mahallesi için belediye 2008 yılında AB'den karşılıksız 7 MİLYON EURO hibe aldı. Adama sorarlar "7 milyon euro harcadığın yeri neden yıkıyorsun?" Cevap belli kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Yeşil sermaye cepleri doldurur.


Ama belediyenin hesaba katmadığı, o yok etmek istediği mahalle kültürüydü. Musevi, Hristiyan, Müslüman..Hepsi bir oldu..Önce dernek kurdular, sonra dava açtılar. Sonları Sulukule gibi olmasın diye direnişe geçtiler. Gece gündüz eylem yaptılar. Sanatçıların ve bazı CESUR gazetecilerin desteğini aldılar ama karşılarında koskoca DEVLET vardı. Yine de beklenmeyen oldu ve idare mahkemesi, kentsel dönüşüm " hukuka, kamu yararına, şehircilik ilke ve planlama esasına aykırıdır" diyerek projeyi iptal etti.


Ama bu da durdurmadı kentsel dönüşüm adı altındaki TECRİTİ. Ne  de olsa Fatih Belediyesi AKP'li..Başbakan hiç partisine bağlı belediye başkanını yalnız bırakır mı? Hemen kolları sıvadı.Fener, Balat ve Ayvansaray kaşla göz arasında afet bölgesi ilan edildi. Sanki savaştaymışız gibi ACİL KAMULAŞTIRMA kararı çıkarıldı. Balatlı yine pes etmedi. Herkesi şaşırtan ve belki de tek ihtiyacımız olan birliği gösterdiler.


Dava geçtiğimiz yıl Ekim ayında yeniden açıldı. Bu kez Balat'ın sesi daha da yüksek çıktı. Haykırış öylesine yüksekti ki, mahkeme duydu. Yargı yıkıma DUR dedi.. Fikirtepe'de, Sulukule'de, Sarıyer'de işlemeyen adalet bu kez ve belki de ilk kez mazlumun yanında oldu. Balat bu savaşı kazandı. Daha da önemlisi aslında tüm Türkiye kazandı. Tarihi ve insani kültür ait olduğu yerde, ait olduğu insanların korumasında. Ama demedi demeyin...Fatih Belediyesi bu işin peşini bırakmaz. Dağılan karizmayı toparlamak için, o bölgenin halkına huzur vermez.

DEVAMINI OKU...