BEN DE HOBBITİM BEN DE SHIRELIYIM

Yazan: Unknown Tarih: 16 Nisan 2013 Salı 0 yorum
                                                                               
Yüzüklerin Efendisi üçlemesini ilk okuduğumda orta son öğrencisiydim. İlk defa klasiklerin dışına çıkmış ve fantastik bir kitap okumuştum. Ahiretliğim sağ olsun tavsiye ettiği kitapla yeni dünyaların kapısını aralamamı sağladı. Sonra 1998 yılında öğrendim ki Peter Jackson adlı çılgın bir yönetmen hayatımın kitabının filmini çekecekmiş. Heyecandan kelebeklendim resmen. Aylarca, yıllarca bekledim. Veeee 2001 yılında beklediğim gün geldiğinde, filmi izlediğim an anladım ki, beklediğime değmiş. Kitabı okurken hayalini kurduğum herşey resmen vücut bulmuş. Özellikle de Shire ve Hobbitler.

Filmin büyük bir bölümü green box yöntemiyle çekildi. Ama görenleri kendine hayran bırakan Shire tamamen gerçek. Yani gerçekten o Hobbit oyukları, taş köprüler ve değirmenler var. Bizim Shire olarak bildiğimiz yer, Yeni Zelanda'da Matamata diye bir köy. Cennetin yeryüzündeki tasviri. Üstelikte çekimlerden sonra  mekanların hiçbiri yıkılmadı, yok edilmedi.

İlki geçtiğimiz Aralık ayında vizyona giren Hobbit üçlemesi de Matamata'da çekildi. Çekimler tamamlandıktan sonra da Hobbit köyü ve diğer setler turistik alan olarak kullanılmaya devam etti. Mesela Yüzük Kardeşliği'nde, Aragon ve minik hobbitlerin ilk karşılaştığı yer "Green Dragon Inn" şu anda pub olarak hizmet veriyor. Gidenler tahta bardakta sunulan arpa suyunun lezzetini anlata anlata bitiremiyor.
JRR Tolkien'in mürekkebinden akanlara hayat vermek için Peter Jackson, Yeni Zelanda'yı plato olarak kullandı. 1.600 kilometrelik bir rota üstünde 70'ten fazla mekan inşa etti. İşte tüm bu mekanlar Hobbiton adı altında buluştu.  Mesela Hobbiton'da Mordor'un gerçek halini görmek mümkün. Filmde Mordor olarak gördüğümüz yer aslında sönmüş bir yanardağ. Ama fotoğrafa bakınca bile Sauron'un gözlerini üzerinde hissediyor insan.

At beylerinin diyarı Rohan ise dümdüz bir ova. Matamata sakinlerinin piknik alanı. Biraz görsel efekt, biraz da hayal gücü kullanınca piknik alanı Rohan'a dönüşüvermiş.Coşkuyla akan dereleri, Isengard sahnelerine fon olan yüksek ağaçları var.


Şimdi dönelim yeniden filmin en başına yani Shire'a. Shire aynı filmlerde gördüğümüz gibi. Yani görüntülerin üzerinde hiçbir oynama yok. Aynı hobbit oyukları, köprüler, değirmenler, taşlı yollar ve publar..Ve hepsi hala kullanımda. Hobbit oyukları otel odası olarak kullanılıyor. Diğer alanlar ise filmdeki şekilde hizmet veriyor. Yani Frodo'nun gitti bara gidip bira içebilirsiniz ya da Pippin gibi tarlalara dalıp havuç çalabilirsiniz. Üstelik kendinizi konuya iyice kaptırmak isterseniz, hediyelik eşya dükkanlarında hobbit ayakları, kıyafetleri ve perukları satılıyor.
Tabi bunca güzelliği yaşamanın bir de bedeli. 10 gece de olsa hobbit gibi yaşayacağım ve Yeni Zelanda'nın tüm doğal güzelliklerinin tadını çıkaracağım diyorsanız, cebinizde 6 bin lira olması lazım. Bu fiyata uçak bileti de dahil. Ama yok ben biletimi kendim alırım, orada da günübirlik turlarla kafama göre takılırım diyorsanız, Hobbiton'a giriş fiyatı 250 lira. Hobbit oyuklarında bir gece kalmanın bedeli ise 390 lira. Tur düzenleyen birkaç firmanın adresini veriyorum. Belki farklı alternatiflere göz atmak istersiniz.
- www.nomadsafariz.co.nz
- www.hobbitontours.com

0 yorum:

Yorum Gönder