Ruh İkizimi Buldum

Yazan: Unknown Tarih: 19 Ekim 2012 Cuma 0 yorum


Narlıkapı çıkmazında doğmuş, Davutpaşa Çöp İskelesi'nde gençliğe adım atmış yağız bir Samatya delikanlısı. Belki de Cumhuriyet'in gördüğü son beyefendi. Bugün güne birlikte başladık.Etiler'deki muhteşem boğaz manzaralı evine konuk etti bizi. Eski bayramları anlattı. Ne de olsa bayram konusunda bir hayli deneyimli. Kendi deyimiyle; 91.5 yaşında, 183 bayram görmüş yaşayan tek insan.

Son yıllarda çıkardığı kitaplar, yazdığı makaleler ve çıktığı programlarla bir sempati paratoneri haline geldi Aydın Boysan. Ve gerçekten de göründüğü gibi. İçten, samimi ve kibar. Aslında Türkiyenin hatta dünyanın sayılı mimarlarından biri olsa da çoğu kişi onu sofra adabını yazan adam olarak tanıyor. Ama ben bu yazıda içki muhabbeti yapmayacağım. Aydın Boysan'ın neden son İstanbul beyefendisi olduğunu anlatacağım. Çook önceden randevulaştığımız üzere bu sabah saat 10'da evinde buluştuk.Kapı açıldığı an, sıcacık gülümsemesiyle karşıladı bizi. Yaklaşık 2 saat ropörtaj yaptık. Çocukluğunu, yaşadıklarını, özlemlerini ve hayal kırıklıklarını anlattı. Zaman zaman güçlü kahkahalar attı, zaman zaman derinlere daldı. Benim dikkatimi çeken ise gözleri oldu. Resmen yaşam fışkırıyordu gözlerinden. Söyleşi boyunca el ele oturduk. İnce belli kristal bardağından çay içerken bile her hareketinden nezaket akıyordu. Belki yaş olarak torunlarından bile küçüğüm ama hep siz diye hitap etti. Masaya oturmadan sandalyemi çekti, yanıma otururken önünü ilikledi. Yani bizim neslin pek de alışkın olmadığı bütün salon kurallarını yerine getirdi.

Bir de birlikte Beyoğlu turu atalım dedik. Apartmanın kapısına yaklaştıkça Aydın Boysan hızlanmaya başladı. Birden yardımcısı Mehmet Bey'in kolundan çıktı, bastonunu bir kenara koydu ve kapıyı açarak "önden bayanlar" dedi. En son birileri kaburgalarım kırıkken kapı tutmuştu bana. Aynı hareketi arabada da tekrarladı. Kapıyı açtı ve ben binip, yerleşene kadar bekledi. Etilerden, Beyoğlu'na kadar yine el ele gittik arabada. Klasik müzik dinledik, Tepebaşı'nın arka sokaklarındaki yıkık dökük tarihi yapıları inceledik. İlk durağımız Beyoğlu'ndaki Avrupa Pasajı'ydı.  Antik 1870 diye bir dükkanda kahve içtik. O denli nazik bir insan ki masadan kahvemi almama dahi izin vermedi, fincanı bana kendi uzattı. Ardından klasik cuma buluşması zamanı geldi. Aydın Boysan son 45 yıldır her cuma, Çiçek Pasajı'nda Sev-İç'te buluşuyor arkadaşlarıyla. Daha pasaja girerken kalabalık başına toplandı.Sarılanlar, öpenler, hal hatır soranlar...Kimseyi geri çevirmedi. Kadınlarla konuşurken kasketini çıkardı ve önünü ilikledi. O an anladım..Aradığım adam aslında Aydın Boysan'dı..Yani ruh ikizimi bulmuştum. Benim için eşini boşar mısın dedim..Aramızda çok yaş var dedi. 61 yaşın lafını mı yapıyorsun dedim. Anneniz hanımefendi kabul ederse gelip sizi isterim dedi. Böylece sözlenmiş olduk herhalde. Tam ayrılmak üzereydik ki, arkamdan seslendi.."Bizimkisi biraz kaza namazı gibi bir aşk olacak ama olsun,,geç olsun da güç olmasın.."

Ps1:Paint'teki başarısızlığımın farkındayım, gözlerim Sinem Kobal'ın ki gibi (o O) biri küçük biri büyük olmuş
Ps2:Bundan böyle her ay bir kere Aydın Boysan ile biraraya gelip söyleşi yapacağız ve buraya video olarak yükleyeceğim.
Ps3:Aydın Boysan'la bayram söyleşisini, bayramın ilk günü yazacağım, az sabırlı olun

0 yorum:

Yorum Gönder